6. Bölüm, Elçilerin işleri
7. Bölüm
İstefan'ın konuşması
Başkâhin, «Bu iddialar doğru mu?» diye sordu.
2-3İstefan şöyle karşılık verdi: «Kardeşler ve babalar, beni
dinleyin. Atamız İbrahim daha Mezopotamya'dayken, Haran'a
yerleşmeden önce, yüce Tanrı ona görünüp şöyle dedi: `Ülkeni ve
akrabalarını bırak, sana göstereceğim ülkeye git.'
4«Bunun üzerine İbrahim Kildanilerin ülkesini bırakıp Haran'a
yerleşti. Babasının ölümünden sonra da Tanrı onu oradan alıp şimdi
sizin yaşadığınız bu ülkeye getirdi. 5Burada ona herhangi bir miras,
bir karış toprak bile vermemişti. Ama İbrahim'in o sırada hiç
çocuğu olmadığı halde, Tanrı bu ülkeyi mülk olarak ona ve ondan
sonra gelecek torunlarına vereceğini vaat etti. 6Tanrı şöyle dedi:
`Senin torunların, yabancı bir ülkede, gurbette yaşayacaklar. Dört
yüz yıl köle olarak çalıştırılacak, kötü muamele görecekler. 7Ama
ben' dedi Tanrı, `kölelik edecekleri ulusu cezalandıracağım. Bundan
sonra oradan çıkacak ve bana bu yerde tapınacaklar.' 8Sonra Tanrı
onunla, sünnete dayalı antlaşmayı yaptı. Böylelikle İbrahim,
İshak'ın babası oldu ve onu sekiz günlükken sünnet etti. Ve İshak
Yakup'un, Yakup da on iki büyük atamızın babası oldu.
9-10«Yusuf'u kıskanan atalarımız, onu köle olarak Mısır'a
sattılar. Ama Tanrı onunla beraberdi ve onu bütün sıkıntılarından
kurtardı. Ona bilgelik vererek Mısır kralı Firavun'un gözüne
girmesini sağladı. Firavun da onu Mısır ve tüm saray halkı üzerinde
yönetici tayin etti.
11«Sonra tüm Mısır ve Kenan ülkesini kıtlık vurdu, büyük
sıkıntılar başladı. Atalarımız yiyecek bulamadılar. 12Mısır'da tahıl
bulunduğunu duyan Yakup, atalarımızı oraya ilk yolculuklarına
gönderdi. 13Mısır'a ikinci gelişlerinde ise Yusuf, kardeşlerine
kimliğini açıkladı. Firavun böylece Yusuf'un ailesini tanımış oldu.
14Yusuf haber yollayıp babası Yakup'u ve tüm akrabalarını, toplam
yetmiş beş kişiyi çağırttı. 15Böylece Yakup Mısır'a gitti. Kendisi
de atalarımız da orada öldüler. 16Kemikleri sonra Şekem'e
getirilerek İbrahim'in Şekem'de Hamor oğullarından bir miktar gümüş
karşılığında satın almış olduğu mezara konuldu.
17«Tanrı'nın İbrahim'e vermiş olduğu sözün gerçekleşeceği zaman
yaklaştığında, Mısır'daki halkımızın nüfusu bir hayli çoğalmıştı.
18Sonunda Yusuf'u hiç tanımamış başka bir kral Mısır'da tahta çıktı.
19Bu adam, halkımıza karşı haince davrandı, atalarımıza kötülük
etti. Onları, yeni doğan çocuklarını açıkta bırakıp ölüme terk
etmeye zorladı.
20-21«O sırada, son derece güzel bir çocuk olan Musa doğdu. Musa,
üç ay babasının evinde beslendikten sonra açıkta bırakıldı.
Firavun'un kızı onu bulup evlat edindi ve kendi oğlu olarak
yetiştirdi. 22Musa, Mısırlıların tüm bilim dallarında eğitildi.
Gerek sözde, gerek eylemde güçlü biri oldu.
23«Kırk yaşını doldurunca Musa'nın yüreğinde öz kardeşleri olan
İsrail oğullarının durumunu yakından görme arzusu doğdu. 24Onlardan
birine haksızlık edildiğini gören Musa, onu savundu. Haksızlığı
yapan Mısırlıyı öldürerek ezilenin öcünü aldı. 25`Kardeşlerim
Tanrı'nın benim aracılığımla kendilerini kurtaracağını anlarlar'
diye düşünüyordu. Ama onlar bunu anlamadılar. 26Ertesi gün Musa,
kavga eden iki İbraniyle karşılaşınca onları barıştırmak istedi.
`Efendiler' dedi, `siz kardeşsiniz. Niye birbirinize haksızlık
ediyorsunuz?'
27«Ne var ki, soydaşına haksızlık eden kişi Musa'yı yana iterek,`Kim seni başımıza yönetici ve yargıç yaptı?' dedi. 28`Yoksa dün
Mısırlıyı öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun?' 29Bu söz
üzerine Musa Midyan ülkesine kaçtı. Orada gurbette yaşadı ve iki
oğul babası oldu.
30«Kırk yıl geçtikten sonra Musa'ya, Sina dağının yakınlarındaki
çölde, yanan bir çalının alevleri içinde bir melek göründü. 31-32Musa
gördüklerine şaştı. Daha yakından bakmak için yaklaştığında, Rab
ona şöyle seslendi: `Senin atalarının Tanrısı, İbrahim'in, İshak'ın
ve Yakup'un Tanrısı ben'im.' Korkuyla titreyen Musa bakmaya cesaret
edemedi.
33«Sonra Rab ona, `Çarıklarını çıkart ayaklarından! Çünkü
üzerinde durduğun yer kutsal topraktır' dedi. 34`Mısır'da halkıma
yapılan kötü muameleyi gözlerimle gördüm, iniltilerini işittim ve
onları kurtarmaya geldim. Şimdi gel, seni Mısır'a göndereceğim.'
35«Bu Musa, `kim seni yönetici ve yargıç yaptı?' diye
reddettikleri Musa'ydı. Tanrı onu, çalıda kendisine görünen meleğin
aracılığıyla yönetici ve kurtarıcı olarak gönderdi. 36Halkı Mısır
diyarından çıkaran, orada, Kızıldeniz'de ve kırk yıl boyunca çölde
harikalar ve mucizeler yaratan oydu. 37İsrail oğullarına, `Tanrı
size kendi kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber
çıkaracak' diyen Musa odur. 38Çöldeki topluluğun arasında yaşamış,
Sina dağında kendisiyle konuşan melekle ve atalarımızla birlikte
bulunmuş olan odur. Bize iletmek üzere kendisine yaşam dolu sözler
verildi.
39«Ne var ki, atalarımız onun sözünü dinlemek istemediler. Onu
reddettiler, Mısır'a dönmeyi özler oldular. 40Harun'a, `Bize öncülük
edecek ilahlar yap' dediler. `Çünkü bizi Mısır diyarından çıkaran o
Musa'ya ne olduğunu bilmiyoruz!' 41Ve o günlerde buzağı biçiminde
bir put yapıp ona kurbanlar sundular. Kendi elleriyle yaptıkları bu
put için bir şenlik düzenlediler. 42Bu yüzden Tanrı onlardan yüz
çevirip onları göksel cisimlere kulluk etmeye terk etti.
Peygamberlerin kitabında yazılmış olduğu gibi:
`Ey İsrail halkı,
çölde kırk yıl boyunca
bana mı adaklar ve kurbanlar sundunuz?
43Siz Molok'un[h] çadırını
ve ilahınız Refan'ın[ı] yıldızını taşıdınız.
Tapınmak için yaptığınız putlardı bunlar.
Bu yüzden sizi Babil'in ötesine süreceğim.'
44«Çölde atalarımızın Tanıklık çadırı vardı. Musa bunu,
kendisiyle konuşan Tanrı'nın buyurduğu gibi, gördüğü örneğe göre
yapmıştı. 45Tanıklık çadırını önceki kuşaktan teslim alan
atalarımız, Yeşu'nun önderliğinde diğer ulusların topraklarını ele
geçirdikleri zaman, çadırı beraberlerinde getirdiler. Ulusları
atalarımızın önünden kovan Tanrı'nın kendisiydi. Çadır, Davut'un
zamanına dek kaldı. 46Tanrı'nın beğenisini kazanmış olan Davut,
Yakup'un Tanrısı için bir barınak yapmaya izin istedi. 47Oysa Tanrı
için bir ev yapan Süleyman oldu.
48-50«Ne var ki, en yüce Olan, elle yapılmış konutlarda oturmaz.
Peygamberin belirttiği gibi,
`Gök benim tahtım,
yeryüzü ayaklarımın basamağıdır.
Bana nasıl bir ev yapacaksınız?
Ya da, dinleneceğim yer neresidir?
Bütün bunlar benim elimin eseri değil mi?
diyor Rab.'
51«Ey dik kafalılar, yürekleri ve kulakları sünnet edilmemiş
olanlar![i] Siz tıpkı atalarınıza benziyorsunuz, her zaman Kutsal
Ruh'a karşı direniyorsunuz. 52-53Atalarınız peygamberlerin hangisine
zulmetmediler ki? Adil Olan'ın geleceğini önceden bildirenleri de
öldürdüler. Melekler aracılığıyla buyrulan Yasa'yı alıp da buna
uymayan sizler, şimdi de adil Olan'a ihanet edip O'nu katlettiniz!»
İstefan'ın taşlanıp öldürülmesi
54Kurul üyeleri bu sözleri duyunca küplere bindiler, İstefan'a
karşı dişlerini gıcırdattılar. 55Kutsal Ruh'la dolu olan İstefan
ise, gözlerini göğe dikip Tanrı'nın görkemini ve Tanrı'nın sağında
duran İsa'yı gördü. 56«Bakın» dedi, «göklerin açıldığını ve
İnsanoğlu'nun Tanrı'nın sağında durmakta olduğunu görüyorum.»
57Bunun üzerine kulaklarını tıkayıp çığlıklar atarak hep birlikte
İstefan'a saldırdılar. 58Onu kentten dışarı atıp taşa tuttular.
İstefan'a karşı tanıklık etmiş olanlar, kaftanlarını Saul adlı bir
gencin ayaklarının dibine bıraktılar. 59İstefan taş yağmuru altında,
«Rab İsa, ruhumu al!» diye yakarıyordu. 60Sonra diz çökerek yüksek
sesle şöyle dedi: «Ya Rab, bu günahı onlara yükleme!» Bunu
söyledikten sonra gözlerini yaşama kapadı.
8. Bölüm, Elçilerin işleri